Karanlık Zihinler Üçlemesi/Seri Yorumu
Selam Ballar!
Nasılsınız?
Bloguma geri döndüm,ne zamandır yazmak istesem de,vaktim olduğunda sürekli erteledim ve iki ay sonra ancak dönebildim.Düzenli takip edeniniz var mıdır bilemem ama umarım yazım sizi tatmin edebilir.
Açlık Oyunları'ndan sonra en çok etkilendiğim üçleme dediğim Karanlık Zihinler, muazzam bir seri. Okuyup da sevmeyenini,şu ana kadar pek görmedim.
Bir göz atalım.
(fotoğraf kaynağı: http://weheartit.com)
Ülkemizde, The Darkest Minds(Karanlık Zihinler), Never Fade(Buz Kapanı),In The Afterlight(Ateş Çemberi) olarak yayımlandı. Through The Dark ise,daha yayınlanmadı. Through the Dark,zaten seriye tam olarak dahil bir kitap değil,tahminlerime göre farklı bir karakterin ağzından anlatılan bir kitap.
Şimdi,görselleri gördüğünüze göre,konudan bahsetmeye başlayabilirim.
Kitap Serisi,Amerika'da geçiyor ve bundan yıllar sonrası,ancak kesin bir tarih yok. Kitabın türü distopya ancak diğer distopyalardan farklı olarak,tek bir karakter değil,bir çok karakter birlikte savaşıyor. Örnek olarak Açlık Oyunları gibi değil,yani tek farklı olan Katniss değil. Ama Uyumsuz'a bir açıdan benzetebiliriz.
Her neyse,Amerika'da IAAN(idiyoptik bişey bişey di hatırlamıyorum şu an) isminde bir hastalık ortaya çıkıyor ve bu hastalık ortalama 10 yaşlarında meydana geliyor. Hastalanan çocukların yüzde doksanı ölüyor,ölmeyenlerde ise bir takım farklılıklar görünüyor.
Ne gibi farklılıklar?
Şimdi düşünün ki,karşınızda bir çocuk avuçlarını açmış,alevler fırlatıyor; bir çocuk,kafanızın üzerindeki lambayı cızırdatıp,bilgisayarını tek bir hareketiyle bozabiliyor,ya da 30 kiloluk haliyle ondan iki kat ağır olan (ki tonlarcasını da )-tabiki kilonuza laf ettiğim filan yok- sizi beş yüz metre uzağa fırlatabiliyor. Ve en kötüsü,sizin zihninizdeki anıları silip,yeni anılar ekleyebiliyor. Ha bir de, bir saniye bile baktığı şeyi hatırlayan grup var.
Bu çocuklara Psi(Say diye okunuyor,pisi pisi diyip durmayın) deniyor,ve devlet(Gray diyelim kısaca,President Gray) bir süre sonra çok büyük karmaşa çıkardıklarını(daha doğrusu çıkaracaklarını) düşündüğü için çocukları kamplarda topluyor. Kamplara da özel bir isim veriliyordu lakin unuttum.
Şu ana kadar devletin yaptığı kulağa pek de kötü gelmiyor. Kampların iyilik dolu olduğunu ve çocukları bu hastalıktan kurtarmak için kampların inşa edildiğini söylüyor Başkan Gray çocukların ailelerine. Ve inandırıyor. Ancak işin aslı öyle değil. Çocukları iş gücü için kullanıyor. Kamplarda onlara resmen işkence eden PÖK askerleri var. İstedikleri bir şey yapılmadığında elektrik şoku ya da Beyaz Gürültü*normalde bebekleri uyutan bir şeymiş,resim ararken az önce buldum,insanların uyumasına yardımcı olan bir şeymiş ve çokça kullanılıyormuş günümüzde* uyguluyorlar. Ve bu Beyaz Gürültü onların bayılmasına bile sebep olabiliyor.
Ortaya bir çok terörist grup çıkıyor,Başkan Gray'in yaptıklarını savunanlar,yaptıklarını savunmayıp çocukları koruyanlar-ki bunlardan ileride çokça bahsedeceğiz-da var.
Bir de,kamplardan kaçmaya çalışanları yakalayan Avcılar denilen bir grup insan var. Her çocuğun başına da ayrı bir ödül konuluyor. İnsanlar aç,çünkü ülke batmış durumda ve bu yüzden insanların paraya ihtiyacı var.
Buraya kadar anladıysak,sorun yoksa,ana karakterimiz Ruby'yle başlıyor ve konuya girişimi yapıyorum.

Ruby,10 yaşındayken,evde annesinin yanına iniyor ve bir anda annesinin onu tanımadığını görüyor. Babasına baktığında,o da onu tanımıyor ve onu askerlere teslim ediyorlar. Ruby ne olduğunu anlayana kadar,bir otobüsün içine tıkılmış,ve kampa götürülmekte buluyor.
Gittiği kamp,Thurmond,yani en çok PÖK askerinin bulunduğu ve en kalabalık olan kamp.
Bu kampta her sabah altıda kalkıyorlar,işlerini yapıyorlar,birbirleriyle konuşmaları yasak.
Aaaa,bir de şeyi unuttum,çocuklar yeteneklerine göre renklere ayrılmış.

Yeşil,zekayı temsil ediyor,bu çocuklar en tehlikesiz olarak belirtilenler.
Mavi,telekineziyi temsil ediyor,yeşillerden sonra en tehlikesiz olanlar.
Sarılar,biraz problemli bir grup,çünkü elektrik kontrolü söz konusu,ve bu kontrolü sağlayamadıklarında bilmeden lambaları veya bilgisayarları ve her türlü elektrikli aleti patlatabiliyorlar.
Kırmızılar,Prokinetiği temsil ediyor,yani ateşleme gibi bişey oluyor türkçesi sanırım. Ateş fırlatıp,yakmayı düşündükleri anda ateşleyebilen bir grup. Turunculardan sonra en tehlikelileri.
Turuncular ise,aa,diyebileceğim tek şey,turuncu görürseniz,kaçın. İstedikleri her şeyi size yaptırabilir,sizi kendinizi öldürmeye bile ikna edebilirler. ve bunu yapmaları on saniyelerini bile almaz.
Ruby,yeşil olarak kodlanıyor ve on altı yaşına kadar yeşil yatakhanesinde olay çıkarmadan kalıyor. Sonra bir gün,ne olduğunu,nasıl gittiğini hatırlamıyorum ama kendini revirde buluyor. Her yerde olduğu gibi,revirde de Thurmond dan kaçan çocuğun resmi asılı. yüzü net değil ama resim tüm çocukların yüzüne kazınmış.
Revirdeyken Cate adındaki doktoru onu alıyor,kaçıracağını söylüyor ve beraber Thurmond dan çıkıyorlar. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Ruby,arabadayken Martin diye bir çocukla birlikte ve o bir turuncu. Korkuyor ve istemsizce büzülüyor.
Yakıt almak için bir yerde duruyorlar ve Ruby kaçmaya çalışıyor,çünkü Cate'e değil yanındaki adama güvenmiyor. Zihninde gördükleri korkunç şeyler çünkü. Ve evet,Ruby aslında bir yeşil değil,bir turuncu.
Spoiler değil,zaten kitabın arka kapağında bile yazıyor.
ancak burdan sonrası az da olsa spoi içeriyor olabilir,bir paragraf kadar filan,atlayabilirsiniz.
Buradan sonrası,Ruby'yi biraz zora sokuyor. Bir markete dalıyor hemen,çıkış kapısından çıkıp,arkasındakileri izini kaybettirecekken,ufak,esmer bir kız görüyor,ve onun peşinden gidiyor. Kız, onu kendi takımının arabasının bagajına saklıyor ve bir süre yol alıyorlar. Daha sonra Ruby'yi ekip kabulleniyor,yani Chubs,Liam,ve ufak kızımız Suzume.
Kitabın genel özelliği şu ki, her duyguyu en diplerde yaşayabiliyorsunuz. Nefreti,Başkan Gray'e karşı,ya da onun oğluna-ki ne kadar nefret etsem de acıma duygum ağır basıyor ve bazen çok çekici buluyorum karanlık tarafını)- aşkı Liam'a ya da Cole'a ya da Jude'a olan aşkı derinlemesine hissediyorsunuz-ki ben hepsine birden hissediyorum- dostluğu da çok güzel bir şekilde alıyorsunuz,ne yapmanız,ne yapmamanız gerektiği konusunda çok şey belirtiyor.
Bu kitap,Açlık Oyunları'ndan sonra en favorim. Çünkü tüm duyguları okurken hissediyorsunuz. Karakter ağladı mı,sizde ağlıyorsunuz,nefret mi etti ediyorsunuz. Ne kadar ona katılmasanız da,hak veriyorsunuz. Empati kuruyor,farklı ilişkilere,farklı şekilde bakmayı beceriyorsunuz.
İşte bu yüzden bu kitap serisi hayatımda büyük bir yer kaplıyor. Mutlu ediyor. Ölümler olduğunda kanıma kadar dondurdu evet,ama bu beni bir daha kimseye kötü davranmamaya itiyor, bana insanları her an kaybedebileceğimi hatırlatıyor.
Eğer okuduysanız lütfen aşağıya beğenip beğenmediğinizi,nedenleriyle birlikte yazarsanız çok mutlu olurum.
Okumayı düşünüyorsanız da yeterince yardımcı olabilmişimdir umarım. Eğer seri/kitap sohbeti yapmak isterseniz her zaman buradayım!
SOSYAL MEDYA DA KİTAPKURDUBİRFANGİRL :
Instagram: Kitapkurdubirfangirl/helin.uzum
Goodreads:helinkreads
Wattpad: Lovinlerman
Weheartit : LoganWadesDarlin
Twitter: hipsterFang
Snapchat:tardisgirll
Şimdilik Hoşçakalın,yeni yılda bol okumanız dileklerimle!!!
Nasılsınız?
Bloguma geri döndüm,ne zamandır yazmak istesem de,vaktim olduğunda sürekli erteledim ve iki ay sonra ancak dönebildim.Düzenli takip edeniniz var mıdır bilemem ama umarım yazım sizi tatmin edebilir.
Açlık Oyunları'ndan sonra en çok etkilendiğim üçleme dediğim Karanlık Zihinler, muazzam bir seri. Okuyup da sevmeyenini,şu ana kadar pek görmedim.
Bir göz atalım.
(fotoğraf kaynağı: http://weheartit.com)
Ülkemizde, The Darkest Minds(Karanlık Zihinler), Never Fade(Buz Kapanı),In The Afterlight(Ateş Çemberi) olarak yayımlandı. Through The Dark ise,daha yayınlanmadı. Through the Dark,zaten seriye tam olarak dahil bir kitap değil,tahminlerime göre farklı bir karakterin ağzından anlatılan bir kitap.
Şimdi,görselleri gördüğünüze göre,konudan bahsetmeye başlayabilirim.
Kitap Serisi,Amerika'da geçiyor ve bundan yıllar sonrası,ancak kesin bir tarih yok. Kitabın türü distopya ancak diğer distopyalardan farklı olarak,tek bir karakter değil,bir çok karakter birlikte savaşıyor. Örnek olarak Açlık Oyunları gibi değil,yani tek farklı olan Katniss değil. Ama Uyumsuz'a bir açıdan benzetebiliriz.
Her neyse,Amerika'da IAAN(idiyoptik bişey bişey di hatırlamıyorum şu an) isminde bir hastalık ortaya çıkıyor ve bu hastalık ortalama 10 yaşlarında meydana geliyor. Hastalanan çocukların yüzde doksanı ölüyor,ölmeyenlerde ise bir takım farklılıklar görünüyor.
Ne gibi farklılıklar?
Şimdi düşünün ki,karşınızda bir çocuk avuçlarını açmış,alevler fırlatıyor; bir çocuk,kafanızın üzerindeki lambayı cızırdatıp,bilgisayarını tek bir hareketiyle bozabiliyor,ya da 30 kiloluk haliyle ondan iki kat ağır olan (ki tonlarcasını da )-tabiki kilonuza laf ettiğim filan yok- sizi beş yüz metre uzağa fırlatabiliyor. Ve en kötüsü,sizin zihninizdeki anıları silip,yeni anılar ekleyebiliyor. Ha bir de, bir saniye bile baktığı şeyi hatırlayan grup var.
Bu çocuklara Psi(Say diye okunuyor,pisi pisi diyip durmayın) deniyor,ve devlet(Gray diyelim kısaca,President Gray) bir süre sonra çok büyük karmaşa çıkardıklarını(daha doğrusu çıkaracaklarını) düşündüğü için çocukları kamplarda topluyor. Kamplara da özel bir isim veriliyordu lakin unuttum.
Şu ana kadar devletin yaptığı kulağa pek de kötü gelmiyor. Kampların iyilik dolu olduğunu ve çocukları bu hastalıktan kurtarmak için kampların inşa edildiğini söylüyor Başkan Gray çocukların ailelerine. Ve inandırıyor. Ancak işin aslı öyle değil. Çocukları iş gücü için kullanıyor. Kamplarda onlara resmen işkence eden PÖK askerleri var. İstedikleri bir şey yapılmadığında elektrik şoku ya da Beyaz Gürültü*normalde bebekleri uyutan bir şeymiş,resim ararken az önce buldum,insanların uyumasına yardımcı olan bir şeymiş ve çokça kullanılıyormuş günümüzde* uyguluyorlar. Ve bu Beyaz Gürültü onların bayılmasına bile sebep olabiliyor.
Ortaya bir çok terörist grup çıkıyor,Başkan Gray'in yaptıklarını savunanlar,yaptıklarını savunmayıp çocukları koruyanlar-ki bunlardan ileride çokça bahsedeceğiz-da var.
Bir de,kamplardan kaçmaya çalışanları yakalayan Avcılar denilen bir grup insan var. Her çocuğun başına da ayrı bir ödül konuluyor. İnsanlar aç,çünkü ülke batmış durumda ve bu yüzden insanların paraya ihtiyacı var.
Buraya kadar anladıysak,sorun yoksa,ana karakterimiz Ruby'yle başlıyor ve konuya girişimi yapıyorum.

Ruby,10 yaşındayken,evde annesinin yanına iniyor ve bir anda annesinin onu tanımadığını görüyor. Babasına baktığında,o da onu tanımıyor ve onu askerlere teslim ediyorlar. Ruby ne olduğunu anlayana kadar,bir otobüsün içine tıkılmış,ve kampa götürülmekte buluyor.
Gittiği kamp,Thurmond,yani en çok PÖK askerinin bulunduğu ve en kalabalık olan kamp.
Bu kampta her sabah altıda kalkıyorlar,işlerini yapıyorlar,birbirleriyle konuşmaları yasak.
Aaaa,bir de şeyi unuttum,çocuklar yeteneklerine göre renklere ayrılmış.

Yeşil,zekayı temsil ediyor,bu çocuklar en tehlikesiz olarak belirtilenler.
Mavi,telekineziyi temsil ediyor,yeşillerden sonra en tehlikesiz olanlar.
Sarılar,biraz problemli bir grup,çünkü elektrik kontrolü söz konusu,ve bu kontrolü sağlayamadıklarında bilmeden lambaları veya bilgisayarları ve her türlü elektrikli aleti patlatabiliyorlar.
Kırmızılar,Prokinetiği temsil ediyor,yani ateşleme gibi bişey oluyor türkçesi sanırım. Ateş fırlatıp,yakmayı düşündükleri anda ateşleyebilen bir grup. Turunculardan sonra en tehlikelileri.
Turuncular ise,aa,diyebileceğim tek şey,turuncu görürseniz,kaçın. İstedikleri her şeyi size yaptırabilir,sizi kendinizi öldürmeye bile ikna edebilirler. ve bunu yapmaları on saniyelerini bile almaz.
Ruby,yeşil olarak kodlanıyor ve on altı yaşına kadar yeşil yatakhanesinde olay çıkarmadan kalıyor. Sonra bir gün,ne olduğunu,nasıl gittiğini hatırlamıyorum ama kendini revirde buluyor. Her yerde olduğu gibi,revirde de Thurmond dan kaçan çocuğun resmi asılı. yüzü net değil ama resim tüm çocukların yüzüne kazınmış.
Revirdeyken Cate adındaki doktoru onu alıyor,kaçıracağını söylüyor ve beraber Thurmond dan çıkıyorlar. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Ruby,arabadayken Martin diye bir çocukla birlikte ve o bir turuncu. Korkuyor ve istemsizce büzülüyor.
Yakıt almak için bir yerde duruyorlar ve Ruby kaçmaya çalışıyor,çünkü Cate'e değil yanındaki adama güvenmiyor. Zihninde gördükleri korkunç şeyler çünkü. Ve evet,Ruby aslında bir yeşil değil,bir turuncu.
Spoiler değil,zaten kitabın arka kapağında bile yazıyor.
ancak burdan sonrası az da olsa spoi içeriyor olabilir,bir paragraf kadar filan,atlayabilirsiniz.
Buradan sonrası,Ruby'yi biraz zora sokuyor. Bir markete dalıyor hemen,çıkış kapısından çıkıp,arkasındakileri izini kaybettirecekken,ufak,esmer bir kız görüyor,ve onun peşinden gidiyor. Kız, onu kendi takımının arabasının bagajına saklıyor ve bir süre yol alıyorlar. Daha sonra Ruby'yi ekip kabulleniyor,yani Chubs,Liam,ve ufak kızımız Suzume.
Kitabın genel özelliği şu ki, her duyguyu en diplerde yaşayabiliyorsunuz. Nefreti,Başkan Gray'e karşı,ya da onun oğluna-ki ne kadar nefret etsem de acıma duygum ağır basıyor ve bazen çok çekici buluyorum karanlık tarafını)- aşkı Liam'a ya da Cole'a ya da Jude'a olan aşkı derinlemesine hissediyorsunuz-ki ben hepsine birden hissediyorum- dostluğu da çok güzel bir şekilde alıyorsunuz,ne yapmanız,ne yapmamanız gerektiği konusunda çok şey belirtiyor.
Bu kitap,Açlık Oyunları'ndan sonra en favorim. Çünkü tüm duyguları okurken hissediyorsunuz. Karakter ağladı mı,sizde ağlıyorsunuz,nefret mi etti ediyorsunuz. Ne kadar ona katılmasanız da,hak veriyorsunuz. Empati kuruyor,farklı ilişkilere,farklı şekilde bakmayı beceriyorsunuz.
İşte bu yüzden bu kitap serisi hayatımda büyük bir yer kaplıyor. Mutlu ediyor. Ölümler olduğunda kanıma kadar dondurdu evet,ama bu beni bir daha kimseye kötü davranmamaya itiyor, bana insanları her an kaybedebileceğimi hatırlatıyor.
Eğer okuduysanız lütfen aşağıya beğenip beğenmediğinizi,nedenleriyle birlikte yazarsanız çok mutlu olurum.
Okumayı düşünüyorsanız da yeterince yardımcı olabilmişimdir umarım. Eğer seri/kitap sohbeti yapmak isterseniz her zaman buradayım!
SOSYAL MEDYA DA KİTAPKURDUBİRFANGİRL :
Instagram: Kitapkurdubirfangirl/helin.uzum
Goodreads:helinkreads
Wattpad: Lovinlerman
Weheartit : LoganWadesDarlin
Twitter: hipsterFang
Snapchat:tardisgirll
Şimdilik Hoşçakalın,yeni yılda bol okumanız dileklerimle!!!
Yorumlar
Yorum Gönder