Yarı Yıl Tatilinde Okumak İstediğim 10 Klasik

Hey Millet!
Nasılsınız?
Şu anda ben performans ödevlerime ve sözlü notlarıma gömülmüş durumdayım;deli gibi not dileniyorum da diyebiliriz.
Bugün sizlere anlatacağım konu,tamamen kişisel bir konu,yani birazcık kendimden bahsedeceğim. Zaten genel olarak kendimden bahsediyorum ama... Aman canım,neler diyorum böyle! Siz anladınız,daha fazla uzatmadan anlatacağım konuya geçsem iyi olacak.




Bookstagramın büyük bir çoğunluğu daha fazla klasik okumayı hedefliyor bu yıl ve bende onlardan biriyim. Herkesin de onları çok sıkmayacak klasikler aradığını biliyorum o yüzden umarım size yardımcı olabilirim.
Sömestr tatilinde bu klasik okuma maratonunu oluşturmak için güzel bir fırsat. Lafı daha fazla uzatmadan okumak istediğim on kitaba geçeyim.

1.GEORGE ORWELL-1984

1984,distopik bir roman,ve distopya benim en sevdiğim türdür,fakat 1949 da yazılan bir distopya açıkçası günümüzdeki bir distopyadan çok farklı olacaktır,o yüzden seveceğim bir tür olacak mı bilmiyorum.
Geçmişteki çoğu kitap,en azından okuduğum çoğu kitap,ütopik bir temel içeriyor. Burada bir iki kavram açıklaması yapmak zorunda hissediyorum kendimi. 
Ütopya;bugün gerçekleşmesi imkânsız toplum tasarımlarıdır. Yani,kısacası olamayacak kadar mükemmel tasarımlar da diyebiliriz.
Distopya ise bunun tam tersi. Her şeyin olamayacak kadar berbat olduğu durumlarda denilebilir bir nevi. 
Distopik bir klasiğin tam olarak nasıl olabileceğini bilmiyorum,Komünizm ve Faşizm'deki hataları vurguluyor,ve desteklediği fikrinde hatalarla dolu olabileceğini hatırlatıyor bize.
Sürekli övüldüğü ve neredeyse okuyan herkesin "mükemmel,bayıldım" gibi yorumlar yaptığı bir kitap,umarım bende beğenirim. Ayırca okul ödevi olan bir kitap ve bu yüzden de okuma listemde baş sıralarda olacakmış gibi.


2.ALDOUS HUXLEY-CESUR YENİ DÜNYA 

Bu kitap da geçmişte yazılmış bir distopya. Geçmişte yazılan ne çok distopya varmış be!
(Bu listede göremeyeceğiniz,Fahrenheit 451 de okumayı çok istediğim bir kitap,okuduysanız aşağıya yorumunu bırakmayı veya goodreads hesabınızı paylaşın)
Glorrybooks'un paylaşımlarında sürekli gördüğüm ve çok beğendiğini görünce,zevklerimiz benzediği için benim de çok beğeneceğim bir kitap diye düşünüyorum.
İronik bir ütopya deniliyor,yani her şey mükemmel,ama asıl sorun her şeyin mükemmel olması?!

BRONTE KIZ KARDEŞLER
Bronte kardeşlerden okuyacağım üç kitaptan ilki Anne Bronte'den Şatodaki Kadın olacaktı,fakat hiçbir kitapçıda sipariş ederiz demeleri dışında bulamadım,o yüzden sipariş vermeden önce,okuma sırasını Emily Bronte'ye bıraktım.
Emily Bronte,yazdığı uğultulu tepeler kitabıyla hem dönemine,hem de günümüze büyük etkiler bırakmış. Hem toplumsal yapı,hem kadın erkek eşitsiziği,hem de birçok haksızlığa dikkat çekmiş. Hatta o dönemin en yenilikçi kitabı olarak görülüyor. Ayrıca, Bronte kardeşlerden çıkan en iyi eser deniliyor. Genel olarak anlattığı şey,aşktan doğan nefret,ve intikam duyguları. Açıkçası böyle entrikaların döndüğü eski kitaplara bayılıyorum,o soylu kadınların havası hiçbir genç kızımızda yok maalesef ki(kendimde başta bulunmak üzere,erkek gibiyim yahu!)

Jane Eyre ise,yıllar önce,maksimum on yaşındayken sadeleştirilmişini okuduğum ve ananemin de çok hoşuna giden bir kitapmış gençliğinde. Lakin,benim eskiden okuduğum kitaptaki olayları az da olsa hatırlıyorum fakat Jane Eyre kitap yorumları okuduğumda hiç de öyle değilmiş ya diyorum.
Konusundan bahsedecek olursam,temel olarak Victoria Dönemi İngiltere'sindeki farklı sınıftan iki kişinin aşkını anlatıyor diyebiliriz. Dini baskı,sosyal eşitsizlik,erkek üstünlüğü gibi problemlere oldukça geniş bir ışık tutuyor. Kadın özgürlüğü ve kadına sahip çıkan ilk romanlardan biri ve romantizm akımının öncülerinden.



5.J.D.Salinger- ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR 
Beşinci sırada,Çavdar Tarlasında Çocuklar var. Bu kitabı son bir iki aydır her yerde görüyordum,fakat daha önceden,sanırım altıncı sınıfta,Logan Lerman'a manyak derecesinde aşıkken(hala öyleyim lakin altıncı sınıfta çok çocukmuşum be) onun röportajında en sevdiği kitap olduğunu öğrenip araştırdığım fakat almadığım bir kitaptı,çünkü o zaman klasikleri sadece okulda okutulunca okuyordum.
Percy Jackson yetiyordu o zaman.
Her neyse,bak yine konuyu böldüm yine.
Genel olarak konusundan sanırım bahsetmem gerekiyor,eh bahsedeyim. 15 yaşındaydı sanırım karakterimiz,daha önceden bir çok kez okuldan atılmış biri. Kitap yine atıldığı bir dönemde başlıyor. Eve gitmiyor,çünkü ailesi bir daha atıldığını duymak istemeyecekler. New York'a gidiyor ve sanırım orada 3 gün geçiriyor. Ve 100 küsür sayfalık kitap çocuğun  üç gününü anlatıyor. Sanıyorum ki,j.d.Salinger kitapta duygulara çok yer vermiş.En iyi giriş cümlesine sahip kitap,ayrıca en etkileyici son listesinde de on beşinci sırada. Etkileyici girişler ve sonlar bir kitapta en sevdiğim bile diyebilirim,sizi bilemem diyemeyeceğim,her insan etkileyici bir girişi çok sever;sonuçta kimse kitabın ellinci sayfasını açıp okumaya başlamıyor değil mi?

6.OSCAR WILDE-DORIAN GRAY'IN PORTRESİ

Öncelike bu kitap hakkında çok fazla şey bilmiyorum,o yüzden buraya özetini bıraksam kızmazsınız değil mi?


Romanın kahramanı Dorian Gray çok yakışıklı genç bir adamdır. Dorian'ın hayranı olan ressam Basil Hallward, onun güzelliğinden çok etkilenir ve sanatında yeni bir akım oluşturduğuna inanır. Basil'in evinin bahçesinde, Dorian Basil'in arkadaşı Lord Henry Wotton ile tanışır ve onun dünya görüşünden adeta büyülenir. Lord Henry, hayatta en önemli değerlerin zevk ve güzellik olduğunu düşünür ve Hazcılık üzerine kurulu bu düşüncelerini Dorian'a anlatır. Dorian bunun üstüne güzelliğini bir gün yitireceğini fark eder ve ağlayarak onun yerine Basil'in çizdiği resminin yaşlanmasını ne kadar çok istediğini dile getirir. Dorian'ın bu dileği gerçekleşir.

Öncelikle buraya yazamayacağım için söylüyorum,lütfen en azından Oscar Wilde'ın Vikipedi'deki sayfasına bir göz atın. Çok sıradışı bir hayat hikayesi var,bir linkini bırakırım. 
Dorian Gray'in portresi şöyle ki,Oscar Wilde'ın yayınlanmış tek romanı. Ve hayatına dair çok fazla şey içeriyor,yani hayatını öğrenebileceğimiz tek eser,Dorian Gray'in portresi. 
Konusunu beğendiğim ve toplumumuzun da sürekli okuduğu bir kitap olduğu için,bende okumayı çok istiyorum.

7.ULYSSES-James JOYCE
Ulysses,Edebiyat öğretmenimizin,kırk yaşıma girdiğimde okuyacağım ilk kitap dediğinde öğrendiğim bir kitaptı. Biz de Ulysses,Allah Allah,bildiğimiz şu on küsür kitaplık seriden oluşan seridir diye düşündük.Hani şu üç çocuk var,mektuplar,gizem vesaire. 
(Anlatamadım galiba ama neyse)
İşte,sonra öğretmenimiz bize açıkladı,biz de en iyi 100 kitap içinde birinciydi,yani The Guardian'ın listesinde bile yok,ama bir listede ilk başta,hiçbir kesinliği yok o yüzden.Bizim okuduğumuz o çocukluk kitabının da bu kitaptan esinlendiğini düşünüyorum,konusu da benziyordur büyük ihtimalle. 

8.İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN-SABAHATTİN ALİ
Eh,biraz da Türk klasiği,değil mi?
Bu kitap,güçlü ve güçsüz insan ilişkilerini,güçlü ve sözü geçen insan ve güçsüz tek bir kelimesine bile dikkat edilmeyen insan arasındaki farka değiniyor,ve eşitsizliğe ışık tutuyor.
Ben Sabahattin Ali'nin kitaplarını,ara vererek okumayı sevmem,bir başladım mı bitirmek isterim. O yüzden sömestr tatilinde başlamayı düşünüyorum. Umarım severim. 

9.KUMARBAZ-DOSTOYEVSKİ
Kumarbaz,Dostoyevski'nin hayatını en yalın haliyle anlatan kitabı olduğu için,ondan okuyacağım-ödev olarak okuduğum sadeleştirilmişleri saymıyorum-ilk kitabın bu olmasını istedim. Çünkü en ağır kitabıyla başlayıp kendimi Rus Edebiyatına boğmak ve daha sonra klasiklere burnumu kıvırarak bakmak istemiyorum. 
Çoğu makalede okuduğuma göre,Dostoyevskinin en kısa sürede yazılan kitabı,yirmi beş günde tamamlanmış. 
Eğer konusunu merak ettiyseniz,kitabın adı direkt ele veriyor zaten. 
Dostoyevski'nin gençlik yıllarını,neler yaptığını,o dönemin aşk ve tutkusunu,özellikle de kumar tutkusunu aydınlatıyor. Okumak için pek de sabırsızlandığım söylenemez,en azından bir sonraki kitap kadar heyecanlı değilim.(Şaka şaka,listedeki her kitabı eşit derecede sevi-of,kimi kandırıyorum Aşk ve Gurur en merak ettiğim-) 



10.AŞK VE GURUR-JANE AUSTEN

Jane Austen,en çok okumak istediğim yazar filan sanırım.Çünkü ne zaman kitaplarını görsem,yorumlarını okusam bi hoş oluyorum. Ayrıca Keira Knightley'yi çok seviyorum,onun da bir etkisi olabilir. 
18.yy da, geçiyor,Orta Avrupa da, Orta halli bir ailenin,zeki ve neşeli kızı ile kibirli bir genç adamın arasındaki aşkı anlatıyor. Ancak bu genç adam aslında göründüğü kadar da dürüst ve aynı zamanda,aşık. 
İnsan psikolojisini,kadınlarında bir şeyler başarabildiğini,aslında o dönem de de kadınlara değer verilmediğinin bir kanıtı. 
Yüzyıllardır okunuyor,seviliyor ve bu demektir ki,bende büyük ihtimalle seveceğim. Beklentim çok yüksek ama bilemiyorum!

Sizin de bu liste içinde beğendikleriniz varsa muhakkak yorum yazın,+ layın,daha fazla yazı gelmesini istiyorsanız arkadaşlarınızla paylaşın.Diğer sosyal medya hesaplarımı da takip etmeyi unutmayın,şimdilik hoşçakalın;iyi akşamlar!

















Yorumlar

  1. Çok güzel bir yazı olmuş. 🙈
    Ben 1984'ü okumuştum. Beklentim çok yüksekti ancak kötü bir dönemime denk geldiğinden midir nedir fazla sevmemiştim. Umarım sen beğenirsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yorumun için çok teşekkürler,yazımı beğenmene çok sevindim :) Umarım beğenirim,sömestr de okuyacağım ilk kitap olacak,bakalım. Bitirdiğimde yorumunu yazarım bloguma :)

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar